Aşırı sağın sebebi merkezin lider eksikliği…

Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlarının ardından tüm dünya Avrupa’da yükselen aşırı sağı konuşmaya başladı.

Oysa aşırı sağ bugüne kadar 114 ayrı bireysel terör saldırısında yaklaşık 1700 kişinin ölümüne neden oldu.

Milli İstihbarat Akademisi’nin herkesin erişimine açık raporunu okuyunca, aşırı sağın örgütlenmemiş halinin de en az örgütlenmiş hali kadar tehlikeli olduğunu fark ediyorsunuz.

Bugün Almanya’da AfD yükselişini konuşmadan yıllar önce Alman Ordusu ve polisi içerisine sızmış aşırı sağcıların durumunu ve yaptıklarını konuşmamız lazımdı.

Bunları konuşmadan bugün gelinen noktaya şaşırmak çok akıl işi değil…

***

Avrupa’da aşırı sağın yükselişinde en dikkat çekici nokta ülkeleri yöneten merkez sağ ya da sol politikacıların çapsızlığı.

2017’de göreve geldiğinde “aşırı sağcılara karşı değerlerimizi korumalıyız” diyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron, 2023’te aşırı sağın istediği ve partisindekilerin bile gönülsüzce oy verdiği, kimi maddeleri İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne de aykırı olan Göçmenlik Yasası’nı Meclis’ten geçirtti.

İçinde yok yok bu yasanın, mesela göçmenler için 30 ayda başlayan sosyal yardım bekleme süresini 5 yıla çıkarttı, kayıtsız göçmenlere barınak sağlanmasını yasakladı, onları sokağa itti, Fransa ekonomisine katkı sağlayan yabancı öğrencilerin tamamı için mali depozito şartı getirdi.

Aşırı sağ ile aşırı sağın söylemlerini taklit ederek mücadele edebileceğini zanneden tek sıradan siyasetçi Fransa Cumhurbaşkanı değil, Almanya Başbakanı’na da bakalım:

Almanya’da aşırı sağı temsil eden grupların aşırı sağcı AfD partisi yöneticileriyle Kasım 2023’de gizli bir toplantı yaptıkları ortaya çıktı.

Milyonlarca göçmeni toplu olarak ülkeden sürme planı yapılan bu toplantı açığa çıkınca, Almanya Başbakanı ne yaptı biliyor musunuz?

Berlin’de bu toplantıyı protesto edenlerle birlikte yürüyüş yaptı.

Aynı Başbakan, geçen hafta Afgan bir göçmenin yaraladığı polis memurunun ölmesi üzerine hiddetlendi ve protesto yürüyüşüne katıldığı plana çok benzeyen bir uygulamayı yürürlüğe sokmaktan söz etti.

Avrupa’da aşırı sağın yükseliş sebeplerinden birisi de bu siyasi tablo. Avrupa uzun zamandır lider yetiştiremiyor.

Schmidt, Kohl, Merkel gibi başbakanlardan sonra Olaf Scholz, Mitterand, Chirac gibi cumhurbaşkanlarından sonra Macron’un merkezi küçültmesi kaçınılmaz bir sonuç.

***

Aşırı sağın yükselişinde tek etken bu siyasetçiler değil elbette.

Aşırı sağ, 1929 buhranından sonra Yahudileri hedef almıştı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra lanetlenen ırkçılık, kısa sürede Avrupa’da tekrar canlandı.

Avrupa’da ırkçı damarlar işgücü ithalatıyla beraber tekrar hortladı ve 1960-1990 yılları arasında tüm Avrupa’da 15’in üzerinde ırkçı parti kuruldu.

Avusturya’da 1956’da, İsviçre’de 1971’de, Fransa’da 1972’de, Norveç’te 1973’te kurulan ırkçı partiler var ve çoğu halen faaliyet gösteriyor.

Bu partiler zaman içerisinde küçük temsil güçleri elde ettiler ama 11 Eylül saldırılarının ardından İslam karşıtlığı ve Suriye iç savaşından sonra tamamen göçmen karşıtlığı politikalarıyla düzenli bir yükseliş yakaladılar ve çapsız merkez siyasetçiler sayesinde bugün bulundukları noktalara geldiler.

Avrupa’daki aşırı sağ partiler tek başına bir tehlike olamazlar, zira anlaşamadıkları bir sürü konu var. Aralarında Rusya’yı tutan da var, Ukrayna’ya savaşması için adam yollayan da.

Fakat asıl tehlike örgütlü olmayan aşırı sağcı katiller.

Ukrayna başta olmak üzere çatışma bölgelerinde eğitim alan, silah ve mühimmata kolaylıkla ulaşan da, ülkesinin güvenlik güçleri içine sızmış olanlar da…

Yaşlı nüfusu nedeniyle sosyal güvenlik sistemini yaşatmak için emek ithal etmek zorunda olan Avrupa’da aşırı sağın yükselişi bir süre daha devam edecektir.

Bu sürecin sonunda Avrupa Birliği kalır mı yoksa eski haline yani tek devlet olma hedefi bulunmayan Avrupa Ekonomik Topluluğu’na döner mi bunu birlikte göreceğiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir